Akıcı İngilizce Konuşmanın 5 Yolu

akici ingilizce konusmanin 5 yolu resim

Yabancı dil öğrenmede en önemli aşamalardan birisi de konuşma yetisi kazanmaktır ve kendinizi olabildiğince açık, anlaşılır ve en önemlisi de takılmadan ifade edebilmektir. Hepimiz yazmayı, okumayı ve bir bakıma dinlemeyi kolayca halledebiliyoruz. Ama iş konuşmaya gelince, hık diye kalıyoruz. Özellikle IELTS, TOEFL ya da PTE gibi sınavlarda bunu yaşayınca verdiğimiz onca emek de hık diye boşa gidebiliyor. Peki bunu nasıl aşarız ? İşte bu yazı tam olarak bunun için yazıldı. Hep beraber bakalım;

1) KONUŞUN, SAÇMALASANIZ DA KONUŞUN

2-3 gün boyunca hiç konuşmadığınızı düşünün. İngilizce değil, Türkçe’den bahsediyoruz. 2-3 gün sonra bir cümle kurmak istediğinizde takılırsınız, diliniz sürçer, düşük cümleler kullanır ve sürekli “ıııı”, “eee” gibi ifadeler kullanırsınız. İngilizce de böyledir. Bu yüzden, alışkanlık kazanmak amacıyla sürekli konuşun. Evde, işte, arabada, hatta sokakta yürürken sürekli konuşun. Sokakta yürürken nasıl İngilizce konuşayım diyor olabilirsiniz. Alın elinize telefonu, sanki öbür ucunda biri varmış gibi yolu, çevrenizi, nereye gittiğinizi anlatın. İnanın etkili bir yöntem, çalışanlarımızdan birisi bu yöntemle IELTS Speaking sınavından 7.5  aldı, aynı şekilde bir çok öğrencimiz de bu yöntem sayesinde epey gelişme kat etti. Bir başka etkili yol daha var; o da konuşma gruplarına gitmek. Özellikle büyük şehirde yaşıyorsanız bir çok İngilizce Speaking Workshopların olduğunu göreceksiniz. Buralara giderek farklı konularda genel kültür kazandığınız gibi İngilizce konuşma becerinizi de geliştireceksiniz. Büyük şehirde değilseniz de bu grupların online ortamda da var olduğunu belirtelim.

2) FİLM İZLEYİN, OYUN OYNAYIN, MÜZİK DİNLEYİN

İngilizce akıcı konuşma ve telaffuzunuzu geliştirecek en önemli unsurlardan birisi de İngilizce dijital ortamdır. Eğer bir film izliyorsanız insanların konuşmalarına dikkat edin ve mümkünse hatta İngilizce altyazı ile beraber izleyin. Bir süre sonra kulağınızın gittikçe alıştığına kendiniz şahit olacaksınız. Aynı şekilde müzikler telaffuzu ve akıcılığı anlamada bire birdir. Dinlediğiniz müziklerin sözlerine internetten bakabilirsiniz. Arada sizin duyamadığınız bir sürü kelime göreceksiniz. Aslında bunlar duyamadığınız şeyler değildir, duyarsınız ama aksan ve telaffuzdan dolayı kaçırırsınız. Bu noktaları ve detayları yakaladığınız zaman kulak aşinalığınız artar ve hem dinleme hem de konuşmada gelişirsiniz. Bilgisayar oyunları da bu konuda çok yararlıdır. Oynadığınız oyunun altyazı seçeneği her zaman açık olsun ve özellikle oyunda Briefs veya Dialogs menüleri varsa, buralardan bilmediğiniz kelimelerin anlamlarını çıkarabilirsiniz. Ben mesela GTA, Max Payne ya da LA Noire oynarken bunu çok yapardım. Kabul ediyorum; oyunlardan akademik bir İngilizce tabi beklenmiyor. Ama kulak aşinalığı için birebir.

3)SESİNİZİ KAYDEDİN

Hayatta duymaktan haz etmediğim bir şey varsa, o da kendi sesimdir. Konuşurken sıkıntı yok ama kayıttan dinleyince fena oluyor. Ama yapacak bir şey yok, çünkü bu yöntem İngilizce konuşma becerinizi geliştirmek için yapacağınız çok yararlı bir yöntemdir. Neyi yutuyorsunuz, nerede takılıyorsunuz vs bunların hepsini kayıttayken duyarsınız. Ayrıca şöyle bir etkisi de var; bazen İngilizce konuşurken çok takılıyoruz ama bunu sonradan dinlemediğimiz için üstünde durmuyoruz. Sonradan bu kayıtlar dinlendiğinde insan bu takıldığı yerleri görüp kendine kızıyor, bunların üstesinden gelmek istiyor. Tekrar bir kayıt yapıp daha iyisini yapmak istiyor. Böyle böyle geliştiriyor kendini. Ha illa takılıyoruz diye bir durum yok. Çok güzel konuştuğunuzu duyup daha da motive olabilirsiniz. Son olarak şunu da diyeyim; imkanınız varsa bu sesleri native speaker birine dinletin, onun da yorumunu alın.

4) İNGİLİZCE DÜŞÜNÜN

Yani beyninizi İngilizce düşünmeye zorlayın. Bir konuyu düşünürken İngilizce düşünmeye dikkat edin. Mesela yolda giderken güzel bir otomobil gördünüz, rengini ya da başka bir özelliğini beğendiniz; bu durumda İngilizce bir şekilde düşünün. Bunu başarmak biraz zor olabilir, çünkü yıllar boyu insan kendi dilinde düşünmeye alışıyor, yani beyin otomatikleşiyor. Ama bunu başarabilirseniz, gerçekten çok önemli bir yol kat etmiş olacaksınız ve hatta konuşma da olduğu kadar yazma, okuma ve dinlemede de ilerlediğinizi hissedeceksiniz.

5) HATA YAPMAKTAN KORKMAYIN

Türkler olarak bizim en büyük sıkıntımızdan birisi de birbirimizin yanında İngilizce konuşamamak. Konuşsak da sürekli hatalarımızın yüzümüze vurulması. Ama hata yapmaktan korkmayın, eğer korkup kaçınırsanız dilinizi hiçbir şekilde geliştiremezsiniz. Sonuçta siz native bir speaker değilsiniz, yani kimse sizden İngiliz Aristokratı gibi konuşmanızı beklemiyor. Hatta IELTS’te sizinle Speaking sınavı yapan gözetmen bile böyle bir beklentiye sahip değil. Tek istenen şey şudur; tekleme yapma, anlaşılır ol, akıcı ol. Yani hata yapmamak için “Ben bunu şöyle anlatayım ve şöyle şöyle diyeyim” diye düşünürseniz daha en baştan o iş biter. Türkçede biz nasıl bir cümle kurmadan önce özne şurada, sıfat burada, yüklem orada diye düşünmüyorsak; yabancı bir dilde de aynen böyle. Ama bunu geliştirmek için de yine söylüyorum; pratik, pratik, pratik…

Kategori: Blog
Etiket: Blog
Önceki yazı
Avustralya’da IELTS Eğitimi
Sonraki yazı
Toronto Şehir Rehberi